Bugün 12 Kasım 2014. 12 Kasım 1999’da meydana gelen Bolu depreminin ardından tam 15 yıl geçti. İki depremde hayatını kaybeden tüm kazazedelerimizi saygıyla anarken, ülkemizin gerçeği olan deprem ve arama-kurtarma konusunu AKUT Tekirdağ Ekip Lideri Murat Kılıç ile konuştuk…
17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinin üzerinden 15 yıl geçti. Ülkemizde neler değişti?
Evet, hayli zaman geçti ve sevinerek söylemeliyim ki bu zaman boş geçmedi. Ülkemiz arama kurtarma konularında pek çok ülkeden daha etki müdahale edebilir konuma geldi 15 yıl içerisinde. Gerek kamu kurumları, gerek STK’lar, arama ve kurtarmanın başlı başına bir çalışma alanı olduğunu idrak ve kabul edip profesyonelleşti. Artık bu ülkede uluslararası standartlarda kabul gören, dünyanın her yerinde arama kurtarma yapabilecek ekipler var ve bu işin olumlu yanı. Olumsuz yanı ise; arama kurtarmaya gelmeden bir adım evveli yani önlem alma noktası. Halkımız bu noktada ya bilinçsiz ya duyarsız. Olumsuz konuları konuşmayı sevmiyoruz millet olarak. Oysa önce yaşadığımız coğrafyanın gerçeğini kabullenmeli, hemen sonra da nasıl baş edebileceğimizi öğrenmeliyiz. Halkı biraz tetiklemek gerekiyor. Bu noktada da iş yine profesyonellere düşüyor.
Biz AKUT Tekirdağ ekibi olarak Tekirdağ ve ilçelerindeki hemen hemen tüm kademedeki yerel yönetimler ile ayrı ayrı görüştük. İlçe, Köy hatta Mahalle bazlı bilinçlendirme semineri vermeye hazırız. Bunu pek çok defa dile getirdik ancak ne mahallelerden ne de daha üst düzey yetkililerden hiçbir dönüş olmadı. AKUT yazık ki çoğu zaman deprem olduğunda hatırlanıyor. Güvenli yaşam, afetlere karşı bilinçlenme gibi konularda farkındalığın artması için en başta yerel yönetimlerin çalışmaları organize edebilmesi gerek. 2. Sorumluluk ise halkımızın. Bu olaya duyarlı ve ilgili olması gerekmektedir. Felaketler ancak önlem alınarak önlenebilir.
Tekirdağ’da bir deprem olursa sizin ekibinizin gücü nedir?
1912 yılında Tekirdağ Şarköy'de meydana gelen depreme bakacak olursanız, soruyu şöyle düzeltmeniz uygun olacaktır: "Tekirdağ'da ulusal ölçekte bir deprem olursa..."
AKUT Tekirdağ ekibi olarak şu anda 20 gönüllümüz bahsettiğimiz uluslararası standartlarda arama kurtarma yapabilecek düzeyde yetiştirilmiş, operasyonel kabiliyetteki kişilerdir. Bu arkadaşlarımız Kentsel Arama Kurtarma yani Enkaz Arama Kurtarma personelidir. Yılbaşına kadar tamamlanmasını hedeflediğimiz diğer 2 eğitimimiz ise İlkyardım ve Yangın eğitimleri. Yine ekibimizde suda arama kurtarma yapabilecek düzeyde, profesyonel dalgıç sertifikaları olan 3 arkadaşımız mevcut.
AKUT merkez zaten gerekli eğitim ve malzeme ihtiyaçlarını belirli standartlar dahilinde tamamladıkta sonra ekiplerinin resmî açılışını yapar. Fakat tabii ki zaman içinde çeşitli malzeme eksiklerimiz oluşabiliyor. Bunu mümkün olduğunca kendi imkânlarımızla (Kurumlara verdiğimiz İş Sağlığı ve Güvenliği, Temel Afet Bilinçlendirme vb. eğitimler ve kumbaralarda biriken yahut topladığımız bağışlarla) temin etmeye çalışıyoruz. Artık ülke genelinde 35 ekip ve 1.600 kişiyiz. Derneğimiz % 100 gönüllülük esasıyla çalışmalarına devam ediyor ve devletten de herhangi bir yardım almıyor. İmkânlarımız kısıtlı. Bu yüzden ekipler mümkün olduğunca merkeze yük olmama gayretinde.
Tekirdağ büyük çaplı 2 OSB’ye sahip. Ülkenin hatta dünyanın çok önemli markalarının üretim tesisleri ilimiz sınırları içinde. Bu kurumların birçoğu burada uluslar arası standartlarda bir arama kurtarma ekibi bulunduğun biliyor ve bundan çok memnunlar. Fakat adımızı daha çok duyurmalıyız. Bu, vatandaşların bizlere hızlıca ulaşabilmeleri için de, bizim kaynak yaratabilmemiz için de önem taşıyor.
İl merkezli bir afet olursa, gelen kurtarma ekipleri nasıl organize edilecek, nerelerde konaklayacaklar?
Tüm ekipler Valilik tarafından kurulan Kriz masasına bağlı olarak çalışacaklar. Tekirdağ yüzölçüm olarak büyük bir il. Bunun için operasyon sahasına en yakın noktada konaklanacak diyeblirim. Kriz masası gerekli organizasyonu sağlayacaktır.
Tekirdağ’da hastanelerimiz ne durumdadır, sizce büyük bir afette yeterli hizmeti verebilirler mi?
Tüm kamu kurum ve kuruluşlarının Acil Durum Prosedürü zaten mevcut. Yalnız bir parantez açmalıyım; yapılan ya da yazılan bu planlar yazılı olarak çok işlevsel gibi görünse de uygulama aşamasında sıkıntı çekileceğini tahmin ediyorum. Çünkü Tekirdağ sınırları içinde uygulanan bir tatbikat, ön çalışma yok denecek kadar az. Tüm kamu kurumları ve STK’lar bir araya gelip koordineli bir biçimde çok çeşitli senaryolarda tatbikatlar yapmalı. Hem de acilen…
YAT-KORUN-TUTUN Sloganınızı detaylandırır mısınız?
Elbette… YAT-KORUN-TUTUN deprem anında almamız gereken pozisyondur. Şayet dışarıya çıkamıyorsak güvenli noktaların önünde, yan yatarak dizlerimizi karnımıza çekmeli, bir kolumuzla başımızı korumalı diğer kolumuzla sağlamlığından emin olduğumuz eşyaya tutunmalı ve deprem geçene dek beklemeliyiz. Tabii ki bu güvenli noktalar depremden evvel tespit edilirse daha sağlıklı olur çünkü panik anında bunun ararını vermeniz güçleşecektir. Ayrıca buluşma noktası da önemli. Yine bu da önceden belirlenmeli.
Buluşma Noktası nedir?
Örneğin Kapaklı, Çerkezköy ve Çorlu’da yaşayan 3 aile var ve akrabalar. Kötü senaryo: 17 Ağustos’ta olduğu gibi ulusal bir deprem meydana geldi ve gece, elektrikler kesik, telefonlar çekmiyor… Böyle bir durum karşısında, ailenin 2 saat sonra “Çerkezköy Belediye binasın önünde buluşalım” gibi bir planlama yapmış olması gerekir. Herkesin birbirini aramaya koşması ve o an kaybedilecek zaman, kaos ve stres çok basit bir planlama ile önlenebilir. Aynı planlama işyerlerinde de uygulanabilir.
Deprem anında elektrikli aletleri yahut ateş kaynaklarını söndürmek gerekir mi?
Tabii ki gerekli... Eğer siz bir ateşi ya da elektrikli bir aleti açık bırakır yahut yanan bir ateşi söndürmeseniz ortamda bulunan diğer yanıcı maddeler ile birlikte yaşadığınız afete başka bir afet ekleyerek bulunduğunuz zorlu ortamı daha da zor bir hale getirebilirsiniz. Doğalgaz kaçağı hariç; deprem, yangın, sel vb durumlarda tüm elektrik ve ateş kaynakları kapatılmalı. Ancak bu çok çok önemli; doğalgaz kaçağından şüphe edile durumlarda ASA VE ASLA ELEKTRİK KUTUSUNA VE PRİZLERE DOKUNMAYIN. Sıkışmış gaz patlamaya neden olabilir.
Böyle bir durumdan şüphe ettiğimizde ne yapmalıyız?
Öncelikle bütün camları açarak evi temiz hava akımına maruz bırakmalı, hemen ardından 187 Acil Doğalgaz hattını arayıp yetkililerden yardım istemeli ve mekânı hızlıca terk emeliyiz. Çıkarken binanın şalterine de dokunmamalıyız.
Depremin hemen ardından eve girebilir miyiz?
Evinizde ya da binanızda depremden dolayı meydana gelen hasarın ne kadar olduğu yönünde bilginiz olamayacağı için yetkili merciler yapıyı inceleyip kullanılabilir raporu vermeden kesinlikle yapının içine girilmemesi gerekir. Eğer evinizden mutlaka almanız gerek bir ihtiyaç varsa, oluşabilecek artçı sarsıntıların devam edeceğini bilerek yani çok fazla panik yapmayıp bünyenizi de aşırı stres altına sokmadan ve hızlıca eve girip lazım olan malzemeyi alıp derhal dışarıya çıkmanızı öneririm.
AKUT Tekirdağ Ekip Lideri Murat Kılıç
AKUT Basın İlişkileri Birimi