Sertaç Bey, sporun önemine dair birkaç kelime ile başlamak isteriz…
Spor yapmanın sağlıklı bir yaşam sürmek isteyen her insan için vazgeçilmez bir unsur olduğu günümüzde herkes tarafından kabul edilmekte. Spor, vücudun organik direncini artıran, sistemlerin fizyolojik kapasitesini geliştiren, bu kapasiteyi koruyan ve devam ettiren bir uğraşı. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) de, 18-64 yaş grubu yetişkinler için haftanın beş̧ günü en az 30 dakika orta şiddette spor yapmasını sağlıklı bir yaşam için önermekte.
Spor yapmadan sürdürülen yaşamda vücut fonksiyonları yavaşlar ve bu da yaşam kalitesini düşürür. Bunun yanı sıra spor yapmayan bireylerin gündelik yaşamdaki moral ve motivasyonları spor yapanlara oranlara daha azdır. Daha yavaş reflex gösterirler, daha çabuk yaşlanırlar. Özetlemem gerekirse; yaşa uygun, sistemli ve sürekli spor yaparak sağlıklı, zinde ve güçlü kalmak, yüksek moral ile yaşamak mümkün.
Spora yeni başlayanlara ne önerirsiniz?
Spora yeni başlandığında birden ağır bir tempoda başlanması son derece sakıncalı. Düşük seviyede başlanıp günler, haftalar içinde sporun süresi ve temposu artırılmalıdır. Profesyonel antrenörler tarafından hazırlanan, kişiye özel egzersiz programı uygulanması bu noktada yardımcı olacaktır.
Sadece spor yapmaya yeni başlarken değil, antrenman seviyesinin artırılacağı zamanlarda da uzmanlardan yardım almak gerekir. Çünkü düzenli yapılan sporun şiddetinin aniden artırılması yapılan bir diğer yanlış.
Dikkat edilmesi gereken diğer hususlar; çok soğuk ya da aşırı sıcak havalarda ve tok karınla spor yapmaktan kaçınmaktır. Yemek yedikten sonra en az 2 saat sonra spora başlanması tavsiye edilir. Eğer spor sırasında göğüste sıkıntı, ağrı, aşırı anormal nefes darlığı, çarpıntı, baş dönmesi gibi şikâyetler ortaya çıkarsa derhal durup bir an önce doktora görünmek gerekir.
Sporla gelen riskleri biraz detaylandırabilir misiniz?
Tabii… Düzenli spor yapmak, insanlara sağlıklı bir yaşam imkânı sunarken bilinçsizce yapılan spor, özellikle yeterince idman sahibi olmayan kişilerin sınırlarını zorlamaları ya da profesyonel spordaki rekabet koşulları yazık ki ciddi sakatlıklara ve hatta ölümlere yol açabilmekte.
Sporun branşına göre kas kramplarından menisküs yırtıklarına, bağ kopmalarından kemik kırıklarına kadar geniş bir yelpazede sakatlanma ihtimalleri mevcut.
Son yıllarda ise kamuoyunun dikkatini gerek profesyonel sporcularda, gerekse amatör spor yapan kişilerde gelişen ani ölümler çekmekte. Sporda ani ölüm; “sportif aktivite sırasında veya takip eden saatler içinde herhangi bir travma olmaksızın gerçekleşen ölüm” olarak tanımlanmaktadır. Bu ölüm olaylarının yaklaşık %90’ı kalp ve damar hastalıkları sebebi ile gerçekleşiyor. Yaklaşık olarak 100.000’de 2 görülme sıklığı olan bu durum, erkeklerde ve 35 yaş üzerinde daha sık saptanır; daha önce yeterli idmana sahip olmayanlarda ise risk çok daha fazladır.
Anabolik steroidler, uyarıcılar gibi doping maddelerinin alımı; aşırı alkol tüketimi ve/veya uyuşturucu maddelerin kullanımı ile birlikte yapılan aşırı ve ağır egzersizler de riski artırır. Sigara kullanımı ise ani ölüm riskini 2,5 kat artırır.
Peki tüm bu bilgilerden sonra spordan uzak mı duracağız?
Cevap elbette hayır! Spor yapmaya devam edeceğiz. Ancak riskleri minimize etmek için ön hazırlıklarını yapmış, bilinçli bir sporsever olacağız.
Üzücü bir durumla karşılaşmamak için neler yapılabilir?
Bunun için ilk yapılması gereken; spor yapmayı planlayan herkesin öncelikle bir check-up’tan geçmesi ve başvuru esnasında yapacağı spor branşı ve düzeyinden hekime bahsetmesidir.
Hareketsiz bir yaşantısı olup ağır spor yapmaya başlamak isteyen bireyler mutlaka doktora başvurmalı, kontrolden geçmelidirler.
Özellikle daha önceden bilinen kalp hastalığı olan, ailede genç yaşta kalp hastalığı ya da ani ölüm öyküsü bulunan, sigara kullanan, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve şeker hastalığı olan ve aşırı kilolu kişilerin spora başlamadan önce doktor kontrolünden geçmeleri şarttır.
Her spor dalı için bu riskten söz edilebilir mi?
Haftada bir defa halı saha maçı veya arkadaşlarla yapılan bir doğa yürüyüşü bile, kişinin taşıdığı riskler göz önünde bulundurulduğunda ciddi ritim bozuklukları ve ani kalp ölümüne neden olabilir.
Spora başlamadan önce yapılan efor testi hem kişinin egzersiz kapasitesinin belirlenmesi hem de kalp damar tıkanıklığının spor öncesi ekarte edilmesi açısından yol gösterici olabilir. Ancak efor testi de ani ölüm ve kalp krizinin oluşmayacağını garanti edemez.
AKUT olarak sporla ilgili neler yaptığınızı da okurlarımıza özetler misiniz?
Tabii ki… AKUT olarak ülke genelinde 35 noktada ekibimiz, 2200’ü aşkın gönüllümüz var. Bu gönüllülerin
%40’lık kısmı operasyonel yeterliliğe sahip. Dolayısıyla fiziksel kapasitelerini artırmaya yönelik bir yaşam sürmek zorundalar.
Biz AKUT ailesi olarak hem gönüllülerimizin sporla daha iç içe yaşamasını sağlamak hem de sağlıklı yaşamın önemine varmış yeni sporcular yetiştirebilmek adına 2009 yılında AKUT Spor Kulübünü kurduk.
Atletizm, Dağcılık, Motor Sporları (Otomobil ve Motosiklet), Kar Sporları (Kayak ve Snowboard), Sualtı, Satranç, Geleneksel Türk Okçuluğu, Paralimpik Yelken branşlarında sporcu yetiştiriyoruz.
Bugüne dek 605 sporcu yetiştirdik, 500’ü aşkın derece aldık, millî takıma 64 sporcu verdik. Halen bu branşlarda devam eden 200’ü aşkın sporcumuz mevcut.
Yine AKUT gönüllülerinin büyük çoğunluğu bireysel olarak çeşitli sporlarla uğraşmakta. Örneğin Yönetim Kurulumuzdaki 7 kişiden 3’ü millî sporcudur. İçimizde pek çok profesyonel sporcu olduğu gibi amatör olarak da spor ile ilgilenen gruplarımız var.
Mesela AKUT İstanbul ekibindeki gönüllülerimizin her cuma akşamı futbol, her salı akşamı voleybol maçı olur. Burada herkes amatördür ve kimse kimseden olağanüstü bir performans beklemez çünkü amaç derece elde etmek değil, spor yapmaktır.
AKUT Dağcılık Kulübü Dağcılık, Doğa Yürüşleri ve Kaya Tırmanışı branşlarında eğitim ve kamp düzenler. Kulüp, eğitim almak isteyen herkese açıktır. Eğitim dönemlerinde teorik eğitimlerin yanı sıra uygulamalı eğitim kampları da yapılmaktadır.
Yine AKUT’un uzman eğitmenlerden oluşan kadrosu ile 7’den 70’e her yaş grubundan bireye 15-20 kişilik gruplar dahilinde, dört mevsime uygun doğa kampları düzenlediğini hatırlatmak isterim. Bunun için AKUT Doğada Yaşam sayfasını inceleyebilir, AKUT’un iletişim bilgilerinden bizlere her zaman ulaşabilirsiniz.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Sonuç olarak tek başına “Spor yapmak önemli” diyemeyiz. Bilinçli spor yapmak çok çok önemli… Düzenli, bilinçli ve doktor kontrolünden geçtikten sonra, kendi kapasitemizi zorlamayacak şartlar altında yapılan spor oldukça faydalı iken, bilinçsiz yapılan ve özellikle risk altındaki kişilerin herhangi bir sağlık kontrolünden geçmeden spora başlaması ani ölüme kadar varabilen sonuçlara neden olabilir. Bu nedenle bir uzman yönlendirmesi özellikle spora yeni başlarken vazgeçilmezimiz olmalıdır.
Sağlıklı günler diliyorum.
AKUT Basın İlişkileri Birimi