Merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olan büyük Marmara depremi, son 100 yılın en büyük afetlerinden birisi olarak tarih yapraklarına düşerken; richter, artçı, öncü, arama kurtarma gibi pek çok kavramı da beraberinde getirdi. Resmi kaynaklara göre 17.480 kişinin hayatını kaybettiği, 23.781 kişinin yaralandığı ve 600.000 kişinin evsiz kaldığı afetin ardından yaralar henüz sarılamadan, üç ay sonra yeniden sallandık. Bu kez tarihler 12 Kasım 1999’u gösteriyordu. Merkez üssü Düzce olan deprem pek çok ili hatta Ukrayna’yı bile salladı. Ölü sayısı 900, yaralı sayısı 5.000, derhal yıkılması gereken bina sayısı 3.400, ağır hasarlı yapı sayısı 15.000’di. Aradan geçen zamanda Afyon, Tunceli, İzmir, Bingöl, Elazığ, Kütahya, Van depremlerini gördük. Devlet ve vatandaşlar olarak, istemeyerek de olsa, deprem olgusuna, arama kurtarma konusuna farklı açılardan bakmaya başladık. Yavaş da olsa toplumumuzda “Güvenli Yaşam Kültürü” adını verdiğimiz bir kavram giderek yer bulmaya başladı.
1999 Düzce depreminin 15. yılında, hayatını kaybedenleri, insanları hayata döndürenleri saygıyla anarken, ülkemizin gerçeği olan deprem ve arama-kurtarma konusunu AKUT Bingöl Ekip Lideri Ahmet Buzrul ile konuşalım istedik…
1999 Marmara ve Düzce depremlerinin ardından 15 yıl geçti. Sizce neler değişti?
17 Ağustos 1999 Marmara ve 12 Kasım 1999 Düzce depremlerinden sonra alınan tedbirlerin yetersiz olduğunu Erciş ve Van depreminde gördük. Deprem gerçeğini bile yeni yeni kabul eder durumdayız maalesef. Evet, 1999 yılından çok ileri bir seviyedeyiz. Özellikle arama kurtarma alanında, yani deprem sonrası için ciddi bir gelişme kaydettik ancak evveli için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Halkın bilinçlenmesi ve kaliteli yapıların ortaya konmasıyla çözülebilecek bir sıkıntı bu. Zaman içinde daha iyi mücadele edebilir ve daha az hasarla atlatabilir duruma geleceğiz inşallah. Yapılan çalışmalar çok fazla. Sonuçları eminim ki olumlu olacaktır.
Bingöl’de bir deprem olduğunda ekibinizin gücü nedir? Ekip olarak kriz anında hangi kuruma bağlı olarak çalışıyorsunuz?
AKUT Bingöl ekibinde 22 gönüllümüz mevcuttur. 2003 Bingöl depremi, 2005 Bingöl Karlıova depremi, Tunceli Pülümür depremi, 2011 Van Erciş depremi ve Van depremlerinde çalışan ekip arkadaşlarımın Kentsel Arama Kurtarma yani enkaz-deprem arama ve kurtarma konusundaki deneyim ve tecrübeleri ileri seviyededir. Son yıllarda almış olduğumuz eğitimlere yenilerini ekledik. AKUT, eğitimlerine süreklilik esasıyla devam eden, tatbikat yapan, eğitim yapan, kendini sürekli hazır tutan bir kurumdur.
22 kişilik ekibimiz 1,5 ton teknik ekipman ve kendisine 1 hafta yetecek kuru gıda ile bütün bunları organize edecek 5 kişilik lojistik destek ekibine sahiptir.
Bütün kurumlar gibi biz de operasyon anında Kriz Merkezi’ne bağlıyız. Tüm çalışmalar Kriz Masası tarafında yönetilir.
İl merkezli bir afet olursa, gelen kurtarma ekipleri nasıl organize edilecek, nerelerde konaklayacaklar?
AKUT Bingöl merkez idare binamız 180 m2 olup banyo, tuvalet, mutfak, yatakhane, kırk kişilik derslik ve 1 dönümlük bahçesi olan, bünyesinde 100 kişiyi rahatlıkla barındırabilecek bir yapıya sahiptir. Gelen ekipler bahçedeki arazide lojistik çadırları kurabilir yani konaklayabilir, zorunlu ihtiyaçlarını ise merkez binamızda karşılayabilirler. Ancak tabii ki olayın boyutuna, merkeze olan mesafesine vs. göre değişkenlik gösterebilecek konular bunlar.
Uluslararası standartlara göre bir arama kurtarma ekibi kendi iaşe'sini (yeme-içme ve konaklama) sağlayabilir olmalıdır. Deprem konusunda da artık tecrübeli bir ülke sayılabileceğimizden, bu konuda eksiği olan pek fazla ekip bulunduğunu düşünmüyorum. En azından AKUT’un böyle bir sorunu yok.
Uluslararası standartlar konusunu biraz açabilir misiniz?
Elbette… AKUT, 1999 yılından beri Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında bulunan Arama Kurtarma Danışmanlık Grubu INSARAG’ın üyesidir. INSARAG, bir arama kurtarma grubunun tüm dünyada uluslararası standartlara uygun arama kurtarma yapıp yapamayacağını tespit eden bir danışma kuruludur. Arama Kurtarma ile ilgilenen ekipler, INSARAG’ın hayli ağır geçen sınavlarına girerler ve yeterlilik derecelerini ortaya koyarlar. INSARAG standartlarına göre “Ağır Arama Kurtarma Ekibi” (Heavy) ve “Orta Ölçekli Arama-Kurtarma Ekibi” (Medium) olmak üzere gerçekleşen sınıflandırma içerisinde AKUT, “Sınıflandırılmış Orta Seviye Ekip” grubunda Türkiye’de bu sertifikayı alarak ilk olmuştur. Biz bu sertifikayı 2011 yılında aldık.
Bir kişi afet anında kurtarma çalışmalarına yardım etmek isterse ne yapmalı?
Ekip üyeleri haricinde sivil bir vatandaşın kurtarma çalışmalarında bulunması doğru değildir. Bir kurtarmacı 10 yılda zor yetişiyor. Sayısız eğitim alıyor, tatbikata katılıyor, pratik yapıyor, aletleri tanıyor, neyi nasıl kullanacağını biliyor, psikolojik altyapısı da bu çalışmalara evvelinde hazırlanmış durumda… İnanın bunlar hiç kolay ve hızlı olmuyor. Biz yıllarca kendisine emek verilmiş, eğitim verilmiş bir operasyon personelinin yanına yoldan geçerken yardım etmek isteyen vatandaşı nasıl verebiliriz? Bu risk alınır mı! Bu hem operasyonun devamlılığını ve sağlıklı yürümesini, hem kazazedenin can güvenliğini, hem ekip arkadaşlarımızın can güvenliğini hem de kişinin kendi can güvenliğini hiçe saymak demek olur. Elbette herkes o an iyi niyetle yardım etmek istiyor ama o an operasyon sahasına girmek, ısrar etmek vs. sonucu değiştirmez, sadece bize zaman kaybettirir. Tekrar etmek isterim; biz AKUT olarak bunu asla kabul etmeyiz. Profesyonel hiçbir ekip kabul etmiyor zaten.
Sivil vatandaşlar mutlaka bir işin ucundan tutmak istiyorlarsa kriz masasındaki danışmanlardan görevlendirme isteyebilirler. Yetkililer kişileri uygun buldukları noktalara yönlendirebilirler.
Yine deprem olmadan evvel yaşadıkları yerlerdeki kurumların bünyesine katılmalarını öneririm. Biz AKUT Bingöl olarak, öncesinde duyurduğumuz tanışma toplantılarında, gönüllülük esasıyla bu işi yapabileceğine inanan, AKUT’un vizyonuna uygun her vatandaşımızı aramızda görmek isteriz. Bize web sitemizdeki numaralardan her zaman ulaşabilirler. Bir STK’nın en büyük ihtiyacı sürdürülebilir insan gücüdür. AKUT’ta herkesi yapabileceği bir iş var. Bizim kapımız herkese açık.
Bingöl’deki hastanelerimiz ne durumdadır, sizce büyük bir afette yeterli hizmeti verebilirler mi?
Bingöl’de şu an inşaatı devam eden 200 yataklı bir hastane var. Onun dışında halen hizmet vermekte olan 6 tane Devlet Hastanesi var. Bunların en büyüğü Bingöl Devlet Hastanesi olup 350 yatak kapasitelidir ve bu kurumların tamamının deprem yönetmeliğine uygun yapılar olduğunu söyleyebiliriz. Yine hastane, poliklinik ve tıp merkezi olarak hizmet veren birçok özel hastanemiz de mevcut. Nüfusu 100.000 olan bir iliz. Sanıyorum ki mevcut yapılar ve inşası devam edenler acil durumlarda yeterli olacaktır.
Deprem riski taşıyan bir binada yıkılma ilk olarak nereden başlar?
Balkonlarda, merdivenlerde, bina çıkmalarında yani binanın en zayıf noktalarında başlar ve kolonlar ile devam eder, neticesinde de bina çöker. Dolayısıyla deprem aında merdivende, asansörde yahut balkonda durmamalıyız.
Depreme sokakta yakalanırsak nasıl hareket etmeliyiz?
Yere yakın durmalıyız. Yukarılardaysak zemine inmeye çalışmalıyız. Üzerimize gelebilecek, kayabilecek, düşebilecek herhangi bir şeyden (ki bu araba, elektrik direği, ağaç, saksı, anten, vs olabilir.) uzak durmalıyız. Bir an önce açık ve güvenli bölgeye kaçmalıyız.
AKUT Bingöl Ekip Lideri Ahmet Buzrul
AKUT Basın İlişkileri Birimi